26 Mart 2011 Cumartesi

Hey Joe

Hey Joe, Jimi Hendrix'in bir katil ve onun iç sesini dinlediğimiz muhteşem şarkısı.

"Hey Joe, nereye gidiyorsun.. Onu vurmaya.. Hey Joe, onu vurduğunu duydum.. Kaz onu.. Hey Joe, nereye gidiyorsun.. Güneye, Meksika yoluna, özgür olabileceğim yere.. Hey Joe, kaçsan iyi olur.."

Şarkı aslında 60'lı yıllara ait bir parçadır ancak 1966 yılında Hendrix tarafından yorumlanarak onunla anılır olmuştu. Hendrix'in yorumu sesinden ve gitarından hikayeyi adeta yaşatır; tüm olanlar için üzgün, acılı ve yaralı bir yorumdur onunki.

Şarkı daha sonraki yıllarda Deep Purple, Patti Smith, The Byrds ve daha onlarca müzisyen tarafından da yorumlanmıştı. Ancak içlerinde Hendrix'ten sonra Deep Purple bence en iyi ifade edenlerden birisi oldu.

Hey Joe kaç! Özgürlüğüne doğru kaç!

Sizce Joe paçayı kurtarabilmiş midir?..




20 Mart 2011 Pazar

Little Wing-Jimi Hendrix

Uzun bir zaman Skid Row yorumuyla dinleyip de aklımızda yer eden şarkı Little Wing, aslında 1967 yılında yazılan bir Jimi Hendrix şarkısıdır. Zamanın ötesinde müzik yapmak denildiğinde herhalde akla gelen ilk isimden biri olur Jimi Hendrix ve şarkı pek çok kişiye bu anlamda ilham kaynağı olmuştur.

Little Wing, yalnızca teknik olarak değil, duygu anlamında da döneminde yazılmış en güzel şarkılardan birisidir. Blues tınıları üzerinde yükselen adeta en az bir yirmi yıl sonrasının şarkısı gibi.

Little Wing aynı zamanda o kadar çok müzisyen tarafından yorumlanmıştır ki, şarkı  her seferinde adeta yaratıcısı Hendrix'in ruhundan akan bir parça gibidir. Steve Vai, Steve Ray Vaughan, Santana, Def Leppard, Eric Clapton... Ancak en iyilerinden birisi ve en fazla bilinen yorum Skid Row'a aittir. Gitarda Dave Sabo ve vokalde Sebastian Bach'la 1992 yılında yayınlanan B-Side Ourselves albümünde yer verdikleri Little Wing yıllarca dinlenecek lezzette bir şarkı.

Little Wing, sınırın ötesine kanat çırpmak gibi.. 




Grease


-Sandyyy
-Dannyyy
-What are you doing here?
repliğiyle unutamadığımız müzikal film Grease hakkında söylenecek şey sanırım; masalsı, renkli, eğlenceli, asi olurdu.

Deri ceketi, biryantinli saçları, ağzından düşürmediği sigarasıyla okulun karizmatik çocuğu Danny Zuko, yaz aşkı Sandy'le karşılaştığında ilk anda sevinçten deliye dönse de, arkadaşlarının yanında duygularını belli etmek zayıflık olacağında bu zaafı göstermez ve hayal kırıklığı yaşayan Sandy aşkının bir yalan olduğunu düşünerek oradan ayrılır. Film ikisi arasındaki aşk üzerinden dönemin tüm renklerini, heyecanını rock'n'roll'un rüzgarını da arkasına alarak sinemanın klasikleri arasında yerini alır.

12 Mart 2011 Cumartesi

Shine



Enstrümanını çok iyi çalan, müzik dahisi olarak kabul  edilen ve on yılı aşkın bir süre kaldığı akıl hastanesinden çıktığında küçük bir barda çalarak hayatına devam eden bir adam David Helfgott.

Ve Shine, Avustralyalı müzisyen, piyanist David Helfgott'ın yaşamını konu alan 1996 yapımı bir Scott Hicks filmi. Davranış bozukluğu olan ve yaşı ilerledikçe hastalığı da ilerleyen Helfgott'ın hayatı bu yönüyle tam bir dram. Filmle birlikte sanki dünyanın tüm güzellikleri acıdan doğmuş gibi hissediyorsunuz. Helfgott'ın içinden gelen güzellik, yaşamını günden güne zorlaştıran şizofrenisiyle birlikte gerçek bir trajediye dönüşüyor. Yine  de müzisyenin pek çok şeyden mutlu olmayı başarabilen tarafı ve piyanonun başında devleşen parmakları, yaşaması için büyük bir sebep oluyor. 

6 Mart 2011 Pazar

The King's Speech


"Ulusumuz iki dakikalık sessizliğe hazır mı?" 

Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde dünyanın büyük bir kısmına hükmeden bir kralın oğlu, nasıl olurdu da iki lafı bir araya getirip de konuşamazdı. Üstelik bu kadar iyi eğitim almış, olağanüstü bir insan ve tahtın varisiyken.

The King's Speech  2010 yapımı bir Tom Hooper filmi, yönetmeni önceden tanımadığım için diğer filmleriyle karşılaştırma imkanım pek olmadı. Ancak film, incelikleri olan bir dram olmuş. 

1 Mart 2011 Salı

Bloguma Dokunma

Erişimi engelleyen haklı(!) sebeplerin, aptalca sonuçları için;