17 Nisan 2011 Pazar

Albert Camus

..Dekorların yıkıldığı olur. Yataktan kalkma, tramvay, dört saat çalışma, yemek, uyku ve aynı uyum içinde salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi, çoğu kez kolaylıkla izlenir bu yol. Yalnız bir gün 'neden' yükselir ve her şey şaşkınlık kokan bıkkınlık içinde başlar. 'Başlar', işte bu önemli. Bıkkınlık, makinemsi bir yaşamın edimlerinin sonundadır, ama aynı zamanda bilincin devinimini başlatır. Onu uyandırır, gerisine yol açar. Gerisi, bilinçsiz olarak yeniden zincire dönüş ya da kesin uyanıştır. Uyanışın ardından sonuç gelir zamanla, intihar ya da iyileşme..


..Uyumsuzluk duygusu, her sokağın dönemecinde, her adamın yüzüne çarpabilir. O durumuyla, acıklı çıplaklığı, parıltısız ışığı içinde, kavranılmaz bir şeydir. Ama bu güçlük bile düşünülmeye değer.. -Uyumsuz Duvarlar/Sisifos Söyleni

Hayatımız tüm karmaşasına rağmen kendimize doğru yaptığımız uzun ve sessiz bir yolculuktan başka bir şey değildir. Bir şair insanın yalnızlığı göbek bağı kesildikten sonra başlar der. Tek başınalığımızı anladığımız o ilk andan itibaren düşsel ve düşünsel anlamda keşfettiğimiz her şeye susamışcasına sarılmışızdır. Pek çoğumuzun bu zamanlarda keşfettiği Albert Camus, yazdığı tüm metinleriyle  şaşırtmış, kafamızı karıştırmış ve  sarsmayı başarmıştır. Yabancı'yla başlayan şaşkınlığımız Düşüş, Başkaldıran İnsan, Sisifos Söyleni'yle sürüp gitmiştir. 

Düşünmeye başladığımız ilk andan itibaren binlerce yıllık bir uykudan da uyandığımızın farkına varırız. Bu uyku öylesine derin ve uzun sürmüştür ki putları yıkmak kolay değildir. Albert Camus bu anlamda bir yazar olarak bizim için daha yüzlercesinden yalnızca biri ama en önemlilerinden biridir. Varlığı ve yazılarıyla bizi bir adım daha kendimize yaklaştırmıştır.

..Düşünmeye başlamak, için için yenmeye başlamaktır. Kurt insanın yüreğindedir..

Hiç düşünmeye başlamasaydık ne olurdu?

1 yorum:

Cesi Ces dedi ki...

Çok Beğendim...