Henüz dünya üzerinde şimdiki gibi binlerce hikayenin, senaryonun olmadığı akılların daha boş, zihinlerin daha temiz olduğu, romanın ilk örneklerinin verildiği yıllarda yazılan Knut Hamsun'ın Açlık'ı zaman koridorundan geçip günümüze geldiğinde, cama vuruyor ama kırıp geçmeyi tabi ki başaramıyor.
Tüm gün zamanın bir türlü yetmediğinden şikayet edip, oradan oraya koşuşturup, toplum ve dünyaya karşı görevimizi yerine getirdikten sonra akşam gelip romanı elimize alıp okuduğumuzda zamanı geriye sarıyor ve romanla birlikte yalnızca acıkıyor acıkıyor ve acıkıyorsunuz.
Romandaki açlık kitap boyunca öyle uzun süreli yaşanıyor ki psikolojik olarak içiniz kıyım kıyım olmuş bir halde kitabı bir kenara bırakıp tekrar geri dönme isteğiyle kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.
Tüm gün zamanın bir türlü yetmediğinden şikayet edip, oradan oraya koşuşturup, toplum ve dünyaya karşı görevimizi yerine getirdikten sonra akşam gelip romanı elimize alıp okuduğumuzda zamanı geriye sarıyor ve romanla birlikte yalnızca acıkıyor acıkıyor ve acıkıyorsunuz.
Romandaki açlık kitap boyunca öyle uzun süreli yaşanıyor ki psikolojik olarak içiniz kıyım kıyım olmuş bir halde kitabı bir kenara bırakıp tekrar geri dönme isteğiyle kaldığınız yerden devam ediyorsunuz.